2 Ekim 2011 Pazar

Alışveriş Zamanı !

,
Bugün yazacağım konu, Amerika'da uzun süre yaşamışlara "Ne var ki?" gibi gelebilir. Ama benim için henüz öyle değil. Ne zaman yeni bir süpermarkete gitsem şaşılacak bişeyler illa ki buluyorum. Daha zamana ihtiyacım var sanırım.

Sürekli yeni, uygun ya da değişik birşeyler bulma arayışı içinde olduğumuz için duyduğumuz her yere gitmek istiyoruz. Geçtiğimiz günlerde de Buffalo'da yaygın bir hipermarkete gittik, Wegmans.

Önce ekmek bölümünden başlayayım. Ben çok öyle annem gibi Carrefour, Kipa falan gezmedim ama bildiğim kadarıyla dilim ekmek satılan kısım ufak bir bölmeden oluşur, çok çeşit imkanı da yoktur zaten. Wegmans'ta bunun için ayrılmış 4'er raflı 4 kocaman bölme görünce bu Amerikalılar neden kilo alıyor anladım.



Amerika'da benim ilk gittiğim süper ya da hipermarketler bana macera gibi geliyor. Evet, sıkıcı kişiliğimi de tanımış oluyorsunuz, ama olsun napalım. Yanından geçerken yine "Bu ne?" diye kaldığım, adını o anda öğrendiğim, unutmam heralde deyip hiç bir yere not etmediğim ama tabi ki de unuttuğum bir makineyi görünce videosunu çektim. Biraz garip, saçma oldu bu ya derken kendi kendime elimde kamera çekmiştim bile. Hala hatırlayamıyorum yiyeceğin adını. Bilmediğim için kınayanınız varsa cahilliğime verin.



Manav kısmına gelince, her yerde zaten "Bu neymiş ki?" diye sorduğum çok sebze, meyve oluyor, alıştım bu duruma. Türkiye'de ben bir çeşit bal kabağı bir çeşit de kabak gördüm. Burda heralde Halloween de yaklaştığından, mevsim de o mevsim olduğundan her yerde çeşit çeşit rengarenk kabaklar vardı.




Binbir çeşit tropik meyve;
Bize niye gelmiyor bunlar?







Benim bildiğim yeşil domates ermemiş domatestir, ama demek ki sarı, yeşil, kırmızı, turuncu, kahverengi de olabiliyormuş. Hem de yenebiliyormuş.


Mor karnıbahar;


Bizim midye dışında görmediğimiz kabuklu deniz ürünleri;


 Karidesler;



Donutsız olmaz;



Yumurtanın beyazını kullanacağımız zaman yumurtayı kırar ayırırız değil mi? Bunlar bunu bile satıyorlar.


Süpermarketlerde kasada hep yaşadığım bir stres var, sanırım çoğunuz ne demek istediğimi anladınız bile. Türkiye'de ne yapıyoruz? Kasiyer tarayıcıdan aldığımız ürünleri geçiriyor, biz de müşteriler olarak hızlı hızlı aldıklarımızı torbalara koymaya çalışıyoruz. Birimiz torbaları açıyor, öbürü dolduruyor, biri daha varsa arabaya  koyuyor, bu yetmiyormuş gibi kategorize etme çabası var; meyveleri meyvelerle, soğanı, yoğurdu, ekmeği, etleri, balıkları ayrı ayrı koyma. O da yetmiyor, arkada müşteri var mı diye bakıyoruz, varsa  panikliyoruz, kasiyer senden para istiyor, sen elindeki torbaları bırakıyorsun parayı ödemek için cüzdanı bulmaya çalışıyorsun, tam da o anlarda zor bulunur meret, bir yandan torbalamaya devam, ödemeyi yapsan da daha duruyor aldıkların, kasiyer işimiz bitmeden arkadaki müşterinin aldıklarını taratıp göndermeye başlamış bile. Aman karışmasın diye bir stres bir stres. Tüm yaşananları bir sonraki müşteri yaşıyor, döngü olarak market kapanana kadar devam ediyor. 

Ya da bunların hepsini sadece ben yaşıyorum ve siz bu kız manyak mı diye düşünüp, bir daha bu blogu okumuyorsunuz.

Umarım ilkidir.

Amerika'da bütün süper-hiper marketlerde kasiyerler tarayıcıdan geçirdikleri ürünleri önlerindeki (yanlarında ya da arkalarında da olabiliyor) askıya asılmış torbalara atıyorlar. Stres, panik hiçbiri yok, hatta bazısı arabaya bile koyuyor. Kasiyerlerin de eli çabuk, her önüne geleni de atmıyor, bizim gibi ayırıyor. Her iki taraf için zamandan da tasarruf. Süper valla !

Evet, bunun bile fotoğrafını çektim.



Hipermarket yazısı burada bitti.

Gelecek yazı: Liquor Store

Görüşmek üzere...

1 yorum:

  1. Walmart, Albertson's,Winn-Dixie ve Publix incelemelerini de heyecanla bekliyoruz :))

    YanıtlaSil